Bir yeryüzü cenneti: Salda Gölü
Salda gölü, göller bölgesini oluşturan beş il (Konya, Isparta, Burdur, Denizli, Afyon) içerisinde tüm sınırları ile bölgenin içinde kalan tek il olma özelliğine sahip Burdur’un, Yeşilova İlçesine yaklaşık 6 km uzaklıkta, tektonik bir krater gölü.
Suyu az tuzlu ve yüksek alkali özelliğinde, alanı 43.7 km², uzunluğu 8 km ve en derin noktası 184 m olan kapalı havza bir göl. Tıpkı Lavanta Bahçeleri gibi sosyal medya sayesinde ünlenmiş olan Salda Gölü ve çevresi, Haziran’dan bu yana 300 bin, geçtiğimiz sene boyunca da yaklaşık 1.5 milyon kişiyi bölgeye çekmiş. Maldiv fotoğraflarında gördüğümüz uçsuz bucaksız beyaz kumsallara benzetildiği için “Saldivler“de deniyor. Sevgili Uğur Özenç’in tanımlamasıyla “anı durdurmak” isteyenlerin düğün gibi, nişan gibi özel fotoğraflarına fon oluşturan çok güzel ve özel bir mekan gerçekten… Hatta Yeşilova Belediyesi de nikahları göl kıyısında kıyıyormuş.

Peki nedir bu beyaz kumun sırrı?
Zor koşullara dayanıklı bir bakterinin atığı olduğu söyleniyor beyaz kumun. Benzer kayaçlar Kanada’da ve Mars’ta da bulunmuş. Buradan yola çıkan bilim insanları Mars’ta da hayat olabileceği yönündeki şüphelerini bir adım ileri taşımışlar bu sayede.
Başka bir deyişle söylersek; Salda Gölü, Mars’ın sırlarının Mars’a gitmeden çözülebileceği bir yer.
Kuma beyaz rengini veren şey, içindeki yüksek magnezyum minerali.

Gölde uzun süre bir şey bırakıldığında veya tıpkı bizim gibi şifa niyetine yüzünüze, gözünüze göl kenarındaki çamurdan sürdüğünüzde, günlerce yıkayıp arıtmakta zorlandığınız gri bir tabaka kalıyor üzerinizde. Çamurun güneşten koruyucu etkisi müthiş yalnız. Eğer deniz sonrası gittiyseniz Salda’ya ve teninize dik dik gelen ışınlar canınızı yakıyorsa, sürün hemen çamuru, acıyı nasıl geçirdiğini ve güneşle aranızda nasıl bir bariyer oluşturduğunu anında göreceksiniz. Ayrıca çamurun cilt hastalıkları, sivilce, eklem ağrıları ve sedef gibi rahatsızlıklara iyi geldiği söyleniyor. Ancak kokusu, içerisindeki kükürt, florür ve klorüre bağlı son derece kötü! Göl kıyısında zombiye ya da kum adama bağlamış, sahil boyu yürüyüp çamuru üzerinde kurutmaya çalışan çokça insan çıkacak karşınıza, korkmayın, şaşırmayın!

Gölde yüzmek
Haziran ve Eylül ayları arasındaki dönemde yüzülebiliyor suda biraz soğuk olsa ve özellikle çıkışta titretse de. Göle girişte derinliği öngörülemeyen, feci şekilde kayan, ayağınızı sakatlayabileceğiniz balçık bir çamur var, yaklaşık 20-25 adım kadar, bu kısım gri tonlarda. Sonra açık yeşilden koyu yeşile kadar uzanan kısım başlıyor ki bu seviyeler yürüme, çamurlardan arınma ve yüzme için uygun. Koyu mavi kısımlar derin, çok güvenli değil ve yüzme bilmeyenler için son derece tehlikeli…

Salda gölünde kış turizmi
Salda Gölü, yalnız yaz değil, kış turizmi için de cazibe merkezi olmaya aday. Göle yaklaşık 10 km mesafede kayak merkezi bulunmakta. Aralık’tan Nisan ayına kadar karla kaplı tepelerde kalınlık 50-100 cm’ lere ulaşmaktaymış. Tepenin doğal arazi yapısı 30 cm kalınlıkta bile kayak yapmaya izin veriyormuş.
Kayadibi göleti
Doğası böylesine hoyratça katledilen bir ülkede, artık gezdiğimiz her yerde, gördüğümüz her güzellikte derin ve baş edilmesi zor bir “kaybetme” kaygı ve korkusunu yaşıyoruz milletçe.
Ne yazık ki Salda için de var böyle korku ve hiç nedensiz değil üstelik!
Çevrecilerin ısrarlı engelleme çabalarına rağmen Salda Gölü’nü besleyen tek kaynak olan Düden deresi üzerine, sulama amaçlı inşa edilen ve açılan dava sonuçlanana kadar da inşaası tamamlanan Kayadibi Göleti’nin yapımında, Salda kumsalının o Mars’taki hayata ışık tutabilecek kumları kullanılmış. Ayrıca Gölet’de su tutulmaya başlanmasıyla, beslenme kaynağı azalacak olan Salda’da, su seviyesinin düşmesi ihtimali de çok yüksek….
Neyse ki bu aşamaya gelinmeden mahkeme ve temyiz aşamaları tamamlanmış. Şimdilik gölet karara istinaden su tutamıyor ve atıl bir şekilde duruyor. Ancak inşanın halkın talebi doğrultusunda yapıldığını iddia eden DSİ için bu karar ne kadar caydırıcı olacak, bekleyip göreceğiz..!
Salda’ya sahip çıkmak, göl ve çevresinin sadece turizm ve yöre ekonomisine katkısı açısından değil, aynı zamanda gölün;
– Yosun balığı, yağ balığı, ot ve yılan balığı gibi endemik türlere ev sahipliği yaptığı,
– göçmen kuşların korunma ve dinlenme yeri,
– yaban hayatı için doğal yaşam alanı olduğu ve
– bölgenin 1. derecede sit alanı özelliği bulunması nedeniyle de önemli.
Bugün Salda fonunda evlenip, hayatlarını birleştirenler, yarın bu ülkeyi miras bırakacakları çocukları ile, torunları ile, yine aynı fonda, yeni yeni “Maldiv” fotoğraflar çektirmek istiyorlarsa eğer -tıpkı bölgenin pek çok irili ufaklı gölü gibi- Salda Gölü’nün de kuruyup gitmesine müsaade edilmemesi, bunun için de elden gelenin fazlasının yapılması gerekiyor…
Temmuz 2019 – Kervan 41
Her zamanki gibi harika .. teşekkürler Leylacığım..
Ben teşekkür ederim,zaman ayırıp okuduğun için..
👏👏 bu kadar güzel anlatılabilirdi ancak 🙏🙏 harika bir yazı.. tek kelime bayıldım.. bu kadar besler insanı bir yazı!! 👏👏
Geziler güzel olunca, yazılara da yansıyor haliyle ;). Çok teşekkür ederim..
Emeklerine sağlık, umarım bu yazıyı yüzbinletce kişi okur ve bu güzel doğaya sahip çıkılır.
İnşallah Gülsümcüğüm, dileğin dileğimiz…Çok teşekkürler..
Geri bildirim: Lavanta Kokulu Köy Kuyucak - Tıptan Tarihe lavanta, kuyucak
marksın bir sözü var “makinalar akıllandıkça insanlar aptallaşacak”.İnsanlık zeki yaratıklar olarak kabul ediliyor ama habitatını yok eden başka canlı yok.
Salda gölüne girince kendimi bir çocuk neşesi ile o kadar kaybetmişim ki işin bilgilenme kısmını es geçmişim.Yazın bu açığımı kapadı çok teşekkür ederim.
Gelinlikleriyle fotoğraf çektiren çiftlerin gelecek çocuklarından miras kalan bu kalan bu yerlere duyarlılıklarının artması tek çıkışımız.
çed raporu alınmadan yapılan projeler,trilyon harcanıp atıl kalan yerler,uygulanmayan mahkeme kararları,birkereden birşey olmaz zihniyeti ….ne diyelim ?
“Ne diyelim?” inan ben de bilemiyorum.Salda gölü’nü yok etmek aptallığın zirvesi olacak sanırım… 🙁
Geri bildirim: Salda Gölü | Ekoloji Birliği